SINAVLARDAN NASIL ÇIKTIK?
Evet, Dünya sınavına ne kadar hazırız yahut hazır mıyız?
Evet, Dünya sınavına ne kadar hazırız yahut hazır mıyız? Dünya ahiretin tarlasıdır. Buyruldu öyle değil mi? Her ne olursa olsun dünyada insan gücü nispetinde imtihan edilir. İmtihanda başarılı olmaksa sabır ve metanet yani dayanma gücüyle esas geldiğimiz cenneti hak edecektir.
Şiir defterine yazmışım;
Karşında musibetin raksı,
Bir an kalbin sıkışıverir.
Bir hal olur ağlamaksı,
Gelir sana takışıverir.
Dünyada bize gönderilen belalar, musibetler ancak kuvvetli imanla karşılanabilir. Sabır ve dayanaklılık imanla karşılayacağımızı Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) duasında şöyle niyazda bulunmuştur:
“ Ya Rab! , Senden dünya musibetlerini kolayca karşılayabilecek iman kuvveti diliyorum. Sıkıntı ve zorluklara mukabele edecek iman kuvveti ihsan eyle !”
Böylesi bir imanla yüklü olan insan, her türlü sıkıntı, musibetlere dayanma gücünü kendinde bulacaktır. Rahmetli annem yaklaşık 20 yıl hasta olarak yatağa bağımlı olarak yattı. Bir kez dahi olsun neden ben, niye bana demedi ve daima bu benim için imtihandan başka bir şey değildir. İmtihanı yapanda yüce rabbimdir diye yine Rabbine sığınırdı. Cenabı Allah (cc) ın hediyesi birçok hallerini gördüm.
Sevdiği dostları merak ettiği zaman, zaman-mekân mefhumu olmaksızın durumlarından haberdar olurdu. Onlar adına sevinir yahut üzülürdü. Kurban Bayramında rahmetli babam;
—Oğlum annen Eşref Emin’i içi balçık çamurlu çukura düştüğünü bakmazlarsa hastalandıracaklarını söyleyerek sızlanıp duruyor. Abdullah Dedeye git çocukları getir! Hepimiz rahatlayalım. Abdullah Dedenin evine vardığımda Eşref Emin’e yeni elbise giydirir buldum hanımı ve sordum;
— Ne o yine üstünü başını mı batırdı?
— Dayımgilin mutfak arık suyunun aktığı çukura düşmüş. Üstü başı çamur, pislik içindeydi. Hem banyo yaptırdım hem de elbiselerini değiştiriyorum.
— Olur, Allah beterinden saklasın hepsi bizim için. Ancak annemin olayın aynısını anlattığını sırf annemin rahatlaması için geldim demedim. Abdullah Dededen izin alıp eve geldik. Annem yatağından doğrulup;
— Eşref’in çamaşırlarını değiştirdin mi kızım? Diye hanıma sorunca hanım, ne zaman annene söyledin dercesine bana baktı. Hâlbuki öyle bir şey yok ama gelen musibetlere imanla sabır etmenin mükâfatı olarak zaman-mekân mefhumu olmadığını anlatamazdım.
Demek ki beden kuvveti, zenginlik, fakirlik, makam, mevki değil iman kuvvetinin daha önemli kurtarıcı olduğuna örnek oluyordu.
Devrin yönetimi siyasetine uygun fetva alamadığı büyük müctehid Ahmet bin Hanbel’i zindana atmıştı. Hapishanenin rutubetli bodrumunda bir hayli zayıflamış olan Ahmet bin Hanbel Hazretleri, nihayet mahkemeye götürülürken yolda sevenlerinden birinin sızlanmasın duyar:
- Eyvah böylesine zayıflamış bir bedenle bu musibete nasıl karşı koyacak hocamız? Sesin geldiği yana dönen Ahmet bin Hanbel şöyle ikazda bulundu:
- Dikkat et! Der, hayatta eksik olmayan musibet ve sıkıntılara beden kuvvetiyle değil iman kuvvetiyle karşı konur. İnsanın bedeni zayıf olabilir, yeter ki imanı kuvvetli olsun. Kuvvetli iman, sahibine her türlü zorluğu yenme gücü verir, zorluk çektirmez.
Ahmet bin Hanbelî’den örnek vererek,
Sıkıntıların, beden kuvvetiyle değil iman kuvvetiyle aşılacağını ifade etmiş Allah ondan razı olsun!
Bana zaman zaman sorarlar; Emekli olmana daha çok var mı? Dostlar müsterih olsun. Cenab-ı Allah(cc)mal, mülk, makam yokluğu verebilir. İman kuvvetimizi eksik etmesin. Peygamberimizin niyazını tekrar ederek yazımı bitiriyorum.
Ki Gâlû Belâ dediğimizden beri dünya imtihanına hazır değil miyiz?
0 Yorum