Telefon
WhatsApp
MEHİR KADININ SİGORTASIDIR
300 X 250 Reklam Alanı

Mehir kavramı Kur’an’da “saduka”, “ücret” olarak zikredilir,.”nihle” ve “feriza” olarak nitelendirilir. Bir ayet-i kerimede şöyle buyrulur: “…Kadınları ailelerinin izniyle nikâhlayın. Onlara ücretlerini iyilikle verin.”(Nisa,25) Bu ayetten anlıyoruz ki, kadının nikâhlanmasında ve ona mehir istenmesinde velisi de söz sahibidir. Bu yüzden Şafii mezhebinde nikâh kıymak için velinin izni şarttır. Hanefi mezhebinde, büluğa ermiş kız için veli izni şart değildir.

     Fıkhî bir terim olarak mehrin peşin verilenine “ mihr-i muaccel”, sonra verilmek üzere söz verilene “mihr-i müeccel” denir. Doğu bölgelerimizde uygulanan, mehirsiz olarak karşılıklı kız değişme (berdel) dinimizde yasaktır.

     Son yıllarda adet ve geleneklerimizde büyük değişimler, yozlaşmalar ve bozulmalar görülüyor. Özellikle söz kesimi, nişan ve düğün merasimleri büyük pazarlıklara sahne oluyor. Karşılıklı inatlaşmalar, sudan sebeplerle bozulan nişanlar, ertelenen düğünler, vs.

       Ana-babanın inadı yüzünden birçok gencin yıllarca evliliği gecikiyor, özellikle kızlarımız bunalımlara sürükleniyor. Basit bir gerekçeyle, maddi bir çıkar yüzünden bozulan nişanın sonucunda ayrı kalan iki gencin yaşadığı tramvayı, kalplerinde açılan yarayı, içlerinde kalan ukdeyi, bir ömür unutamayacakları acıyı düşünebiliyor musunuz?

     Pişmiş aşa su döken, çocukların duygularını umursamayan, duygusuz ve duyarsız ana-babalar çokça var günümüzde. Sonuçta istenmeyen evliliklere, kaçmalara, kaçırılmalara, dönülmez pişmanlıklara kendileri yol açıyor. Adayların fikri alınmadan, ‘baba ne derse o olur’ düşüncesinin ürünü beşik kertmesi evlilikler bitmeli artık. Peygamberimiz(as.) bile on dört asır önce, bir kadınla evlenmek isteyen bir sahabeye, ‘Onu gördün mü, önce onu gör’ buyurur. Sünnet ölçüleri içerisinde karşılıklı görülmeli, beğenilmeli, gönüller akmalı, gözgöze gelinmelidir. Gönüller akarsa, kalpler ısınırsa, ebeveyne düşen, dualarını yapıvermektir.

    Bütün işlerimizde rehberimiz olacak bir hadis-i şerif var: ”Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin.” Başka bir hadiste de, “Kadının hayırlısı, mehri kolay olanıdır.” buyrulur. Peygamberimiz (as.) , hiçbir şeyinin olmadığını söyleyen, mehir olarak demirden bir yüzük dahi bulamayan bir damat adayına “Kur’an’dan hangi sureleri biliyorsun?” diye sormuş, sonra bildiği Kur’an surelerini hanımına öğretmesini istemiş, öğreteceği sureleri mehir olarak kabul ederek evlendirmiştir.

    Evet, az veya çok olsun, kadının mehrinden taviz yoktur, mehir kadının hakkıdır.Çünkü mehir, nafaka hakkının ve sosyal güvenliğin olmadığı dönemlerde kadının sosyal güvencesidir, erkeğin kolayca boşamasını önleyen caydırıcı bir müeyyidedir, kadının asaletinin ve şerefinin göstergesidir.  Boşama anında kadının mehri verileceği için erkek kolayca boşayamayacaktır. Gerdeğe girmeden (zifaftan) önce boşama gerçekleirse, dinimize göre  kadına mehrin yarısı verilir. Çünkü kadının onuruyla oynanmış, manevi kayba uğratılmıştır.

    İslam alimleri mehrin miktarıyla ilgili  alt ve üst sınırlar (3 ila 400 dirhem gümüş) belirlemişlerse de, Kur’an’da ve hadislerde açık bir hüküm yoktur. Daha doğrusu mehre sınır konmamıştır. Nitekim Halife Hz. Ömer(RA.), şikayetler üzerine mehirlere sınır getirmek istemiş, ancak mehirle ilgili ayetlerde miktar tayin edilmediğini ileri sürerek itiraz eden bir kadını haklı görmüş, “Kadın doğru söyledi, Ömer yanıldı” diyerek uygulamadan vazgeçmiştir. Burada iki dünür kafa kafaya verip bir orta yol bulmalıdır. Evlilikte mehir amaç değildir. Önemli olan geçimdir, saadettir, mutlu bir yuvadır. 

    Pazardan eşya alır gibi pazarlık yapmak, evliliği sadece bir çıkar ilişkisi olarak görmek, kızını bir cariye gibi parayla satmak, üç-beş gram altın ve birkaç parça eşya adına yıllarca düğünleri geciktirmek, işsizlik gerekçesiyle sevenleri ayırmak, ana-baba sorumluluğuyla hiç mi hiç bağdaşmaz. Bu davranışlar onur kırıcı, huzur bozucu, insanlık dışı yaklaşımlardır.

    Kaçarak evlenen, yıllarca küslüklere yol açan, çok zaman sokağa ve ayağa düşen çocuklarımızın bu davranışlarının gerisinde, inatçı ve eğitimsiz ana-babaları görürüz.

    Hele bir de mal bölünmesin, başlık parası verilmesin gibi gerekçelerle yaptırılan zoraki akraba evlilikleri daha bir acıdır.

    Şu halde çocuklarımızı anlamaya çalışmalıyız. Onların yaşlarını, çağlarını, duygularını, kaygılarını dikkate almalı, gerekirse yüreğimize taş basarak onları istedikleriyle evlendirmeliyiz. Hayata onların gözlüğüyle bakabilmeliyiz.

       Duygusuz anne- babalar, saygısız evlat yetiştirirler.      

                                  Dost isterseniz Allah yeter.

                                  Arkadaş isterseniz Kur’an yeter.

                                  Mal isterseniz kanaat yeter.

                                  Düşman isterseniz nefsiniz yeter.

                                  Nasihat isterseniz ölüm yeter.   

Anasayfa Reklam Alanı 1 728x90

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

sol reklam

Puan Durumu

Takım OM G M P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20

Reklam

Yazarlarımız

Çumra Nöbetçi Eczaneler

Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150
Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150

E-Bülten Aboneliği