Telefon
WhatsApp
 KÜÇÜLEN DÜNYANIN BÜYÜTTÜĞÜ SORUNLAR
300 X 250 Reklam Alanı

Baş döndürücü teknolojik gelişmeler ve olağanüstülükle nitelenen yeni buluşlar karşısında bizleri açık bir ağız, petlek bir gözle hayretimizi mi koymalı, bilinçsiz bir sarhoşlukla kendimizden mi geçmeli, ne yapmalıyız?

Canımızı versek bile elde edemeyeceğimizi sandığımız kolaylıkları bizlere sunan, bir elimizi yağda diğer elimizi balda tuttuklarına bizi inandıranlara karşı tavrımız ne olmalı?

Onlara ne kadar teşekkür etsek az mı? Minnet duygularımızı ifade etmekte zorlanmalı mıyız?

Asrımızın göz kamaştırıcı bakışları karşısında nasıl durmalıyız? Şu ana kadarki ve şu anki duruşumuz hangi anlamlarla yüklü ve bu anlamların “ideal insan-ideal toplum” gerçeği ile örtüşme oranı ne?

Pusulamız nereyi gösteriyor ve olmamız gereken yer ile bulunduğumuz yer neresi?

Canhıraş peşinden koşarken çağın, gözlerimiz önümüzü ne kadar görüyor ve sarsılan bedenimizden haberdar mıyız?

Gökyüzüne kadar yakın bize ve yeryüzü bize ne kadar uzak? Hayallerimizi neler süslüyor, gayretlerimiz neyin uğruna? Ne için besliyoruz umutlarımızı? Ne ile bağlıyoruz bugünü yarına? Yarın diye bir kaygımız varsa eğer, bugüne ait ne tür kayda değer haberlerimiz var?

Sorumuzu yineleyelim: Mü’min olarak çağın neresindeyiz ve gelişmelere/yeniliklere karşı tavrımız ne? Ya da baş döndürücü, göz kamaştırıcı atılımların hayatımıza olan etkisi ne? Biz mi çağı, çağ mı bizi kullanıyor?

Dış için yansımasıysa, duruşumuzun hastalıklı olduğunu itiraf etmek zorundayız. Tavır , belli bir bilinci içerdiği için durumumuzu tavırla açıklayabilmemiz imkansızlaşıyor. En iyimser teşhisle; bir şaşırmışlığı, sarhoşluğu, başı dönmüşlüğü ve bilinçsizliği ele veriyor duruşumuz.

Teknolojisini kültürünü de içine katarak ihraç eden batı, bizdekinin aksine bilinçli bir tavırla dünya üzerinde hakimiyetini kurmuştur. Bireyciliği ilahlaştıran ve kendi bireylerini sadece kendisi için yaşamaya bağlayan ve bu kültürün dünyanın tamamının kültürü haline gelmesi ve bizi de içine alması yaşadığımız günlerin tarihselliğine tarih katıyor. Çağımızın tarifi anlamına gelen batı kültürünün hayatımızda kurduğu saltanatın bizden alıp götürdükleri saymakla bitmez ve her biri ayrı bir yazı konusu genişliğinde. Böyle olunca bu konuda söyleyeceklerimizin sonu gelmeyecek.

Bencilleşmiş ve cemaatten koparak bireysel bir hayata sürüklenen toplumumuzda oluşan kangren bu yazımızın konusuydu. Ancak görüyorsunuz ki bir yerimizi kaşımaya görelim, kaşındıkça kaşıntı artıyor ve yayılıyor.

Geniş aile ve cemaat kültürünün olanca ruhuyla hayatiyetini kurmuş ve sürdürmüş bir geçmişin şimdiki çocukları olarak daralttığımız dünyamız ve evlerimizle bunalımın eşiğinden içeri girmişiz. Kalbimizle birlikte evlerimizi de daraltarak kimseleri oturtacak yer bırakmamışız. Evlerimizi, bırakın misafir ağırlamayı, ebeveynimizi bile oturtmaya namüsait hale getirmişiz. Çok odalı, ebeli-dedeli, çok çocuklu, evli çok kardeşli huzurlu evlerden, eşyaların oturduğu, anne-baba ve iki çocuktan oluşan ancak mutsuzluk ve umutsuzluğun hüküm sürdüğü aile tiplerine düçar olmuşuz. Herkes cüzdanı ve tenceresini ayırmakla aradığı huzuru kaybetti. Kimse hesabına, geçimine karışılmasını istemiyor. İnatla yalnızlığı ve bireyciliği tercih ediyor. Kaçıyor anasından, babasından, kardeşlerinden… Akrabaların esamesi unutulalı epey oldu.  Her şeyi elde edecekmiş gibi dünyamızı yitirmeye koşuyoruz.

Bu durum sanıldığının aksine teknolojik gelişmelerle direk bağlantılıdır. O halde kapımızı çağa kapatmalı ya da toplu-tüfekli bir savaşın ilk kurşununu atmalı mıyız. Hayır. Çağa ve teknolojiye kapımızı sonuna kadar açmalı, kafalarımıza ve kapılarımıza filtreler yerleştirmeliyiz. Odalarımızı çoğaltmalı, sofralarımızı genişletmeli, kazanımızı bir etmeliyiz.

Batının bireyci anlayışına, cemaatçi anlayışıyla karşı gelmeliyiz. Kardeşin kardeşe düşman olduğu, ebeveynin köşesinde kapısını aralayacak birinin gelmesini beklediği, huzursuzluğun bütün bir toplumu cinnete sürüklediği bir dünya istemiyorsak, onurlu bir duruşla ve ısrarlı bir tavırla batı kültürüne kafa tutmalıyız. Teknoloji karşısında ağırlığımızı ve kültürümüzü korumalı, şaşkınlığa dur demeliyiz. Sağlıklı bireylerden müteşekkil güçlü aileler sürmeliyiz piyasaya. Böyle yapmak her bireyin , toplumu için yapmak zorunda olduğu vazgeçilmezlerdir.

Eğer bir dünya kurmaya cesaretimiz yoksa kurulu bir dünyayı yıkma hakkını nereden alıyoruz?

Batan batıdan mı?

 

 

Anasayfa Reklam Alanı 1 728x90

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

sol reklam

Puan Durumu

Takım OM G M P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20

Reklam

Çumra Nöbetçi Eczaneler

Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150
Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150

E-Bülten Aboneliği